KÜRESEL EĞİTİM PROJESİ VE BULGARİSTAN
Mustafa Nevruz SINACI
Milletlerin istikbali gençlik; Gençliğin istikbale (geleceğe) istikrarla, emin adımlarla yürüyebilmesinin yegâne şartı ise ‘eğitim ve öğretim’dir.
Açık ve özgün bir anlatımla;
Dünya milletler ailesi içinde istikrarla gelişme/yükselme; Atatürk’ün hedef gösterdiği: ‘muasır medeniyet seviyesine ulaşma ve aşma’ imkânı eğitimle kabil ve mümkündür.
Eğitim-öğretim, ilmin ilerleme, intikal ve tekâmül, medeniyet aracıdır.
Milletlerin yaşam biçimi ve davranış alışkanlıkları da eğitim-öğretimle şekillenir!..
1923 Türkiye’si bu bakımdan mükemmeldi.
Ancak, 10 Kasım 1938 günü saat 09’u 5 geçe huruç eden 2. Cumhuriyet, milli ve ilmi müfredatı yozlaştırdı. 27 Aralık 1949’da Türkiye ve ABD hükümetleri arasında vaki anlaşma ile teşkil edilen ‘Eğitim Komisyonu’ (Fulbrigt) vasıtasıyla Türk eğitim sistemi; Gerici CHP tarafından Amerika’ya ihale edildi. ABD Büyükelçisi komisyon başkanı oldu. Dört Türk ve 4 Amerikalıdan oluşan komisyon “Türk eğitim kurumlarında yabancı dilde eğitim verilmesini” kararlaştırdı. Bu durumu takviye ve motive etmek üzere 1963’den itibaren ülkemize getirilen binlerce “Amerikan Gönüllüsü” tam bir ihanet furyası, düşmanlık/nifak tohumu misyonu ve alenen misyonerlik görevlerini ifa ve icra ettiler. Sonuçta Fulbrigt’in aldığı karar ve yaptığı uygulama Türk milli eğitim ve öğretimine büyük bir darbe vurdu.
27 Mayıs 1960 darp, irtikap ve isyanı, 71 muhtırası ve 1980 darbesi, nihayet YÖK’ün kurulması ile Türkiye’de özellikle yüksek öğrenim alanı tam bir eziyet/ıstırap/azap, paralı ve pahalı bir zulüm ve işkence halini aldı!..Öyle de sürüp gitmekte…
İkinci Cumhuriyet’in sarkıtı olan 4. ve 5. Cumhuriyetin (27 Mayıs 1960 -11 Eylül 1980, 12 Eylül 1980’den günümüze) kendi öz gençliğine reva gördüğü bu haksızlık, geleceğe ihanettir. Açıkça, insanlık, insan hak ve hürriyetleri, toplumsal sözleşmeler, hukuk ve ahlâk karinelerine aykırı olup; Bu durum, Anadolu da çokça anlatılan; ‘zebanilerce korunmayan azap çukurunun’ hazin hikâyesini hatırlatır. Hani tüm ıklar aralarında anlaşarak cehennemden kaçmaya yeltenirler. Firar edemesinler diye de çukurların başında zebaniler konulur ve sürekli nöbet tutturulur. Oysa Türk’lerden biri buna kalkıştığında, diğerleri derhal ayaklarından tutup çekerler. Yani cehennem faaliyete geçeli, Türk azap çukurundan kaçan biri görülmemiştir.
Bu anlamda olay: Yönetimin halka bilinçli işkencesi ve zulmüdür!...
Ama komşu Bulgaristan meseleyi “insan hakları, adalet ve hukuk yönünde” çözmüş.
Kamu vicdanı ve evrensel bilim adına “aydınlatma ve bilgilendirme” görevimin gereği konuyu araştırdım. Elde ettiğim bilgileri “sizlerle” paylaşmak istiyorum:
BULGARİSTAN DA ÜNİVERSİTE OKUMAK
Bulgaristan 1 Ocak 2007 tarihinde AB üyesi oldu. Uluslar arası anlaşmalar gereğince, 24 Temmuz 2007 tarihinde yayımlanan YÖK tasarısı ile Bulgaristan Üniversitelerine, Avrupa Üniversiteler birliği üyesi olduklarından denklik vermesi onaylandı.
Üstelik, Bulgaristan’da ÖSS, YGS, LYS ve benzeri bir sınav yok!.. Üniversiteler, Lise eğitimi sırasında alınan notlara göre yerleştirme yapmakta. Bu vesileyle; Türk Öğrencilerin de istedikleri bölümü okumalarının önünde bir engel kalmamış olmaktadır.
Bulgaristan’da 26 devlet üniversitesi var. Eğitim kalitesi dünyanın birçok ülkesinden çok daha iyi. Bunların çoğu her yıl yayımlanan “dünyanın en iyi 500 üniversitesi” listesinde yer almakta; Mezunlar dünyanın önde gelen şirketlerinde öncelikle iş bulabilmektedirler.
Hızla globalleşen Dünyada, iyi bir kariyer edinebilmek için, bir hatta birkaç yabancı dili iyi bilmek ve severek yapılabilecek bir meslek sahibi olmak gerekir. Ancak ve ne yazık ki, ÖSS sınavı sebebiyle Ülkemiz gençlerinin çok azı buna sahip olabilmekte; Buna mukabil Bulgaristan’dan mezun olanlar İngilizceyi ileri düzeyde öğrendiklerinden iş hayatında aranan, öncelikle tercih edilen “yöneticiler” olarak görülmektedirler.
Hiçbir sınav olmadan, yalnızca Lise veya Ön Lisans diploması ile üstelik çok uygun fiyatlarla, AB üyesi bir ülkede, başta Tıp, Eczacılık, Diş hekimliği ve Mühendislikler olmak üzere, istenilen her bölümde okumak kesinlikle mümkün. Ayrıca, ülkemiz Meslek Yüksek Okullarından mezun öğrenciler “hiçbir sınava girmeden” Bulgaristan’da istedikleri bölüme yatay geçiş yapabilmek gibi “büyük bir imkân ve avantaja” sahip bulunmaktadırlar..
Üstelik bu konuda, aday öğrencilere rehberlik ve Eğitim Danışmanlığı yapan çok ciddi, güvenli kurumlar ve resmi aracılar var. Dahası ülke üniversitelerinin çoğu, ERASMUS, SOCRATES ve Leonardo ‘eğitim programlarına’ üye olduklarından eğitimin 1 yılını da başka bir Avrupa ülkesinde görmek mümkün olmaktadır.”
Çok özgün, başarılı ve güncel bir örnek:
BALKAN ÜNİVERSİTESİ
Balkan (University) Üniversitesi 2004 yılında yüksek öğrenimde Avrupa' ya açılan bir pencere olarak; Türk iş adamı Yalçın Koçak tarafından Bulgaristan’ın Şumnu ilinde kurulmuş kar amacı gütmeyen bir eğitim – öğretim kurumudur.
2004 yılında Balkan Üniversitesi olarak dikilen çınar ağacının dalları olan öğrenciler, bugün ilk mezunlar olarak iş hayatına atılmışlardır.
AB`ne 2008 yılında tam üye olan Bulgaristan`da, eğitim veren BÜ öğrencileri, meslek hayatlarına almış oldukları diplomalarla başlamışlardır. Öğrencilerin Balkan Üniversitesinden almış oldukları diplomalar; Avrupa Birliği eğitim alanı Bologna sürecine göre, Bulgaristan' da eğitim veren tüm Devlet Üniversitelerinin diplomaları da dâhil olmak üzere otomatikman, TC Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından denk sayılmaktadır.
Şu hale nazaran AB yolunda enerji harcayan Türkiye’nin B planı, Bulgaristan’dır..
Dolayısıyla, Yüksek Öğrenim için de, örnek (hedef) ülke Bulgaristan olmaktadır.
Bulgaristan; Balkan Üniversitesi’nde yüksek öğrenim yapan evlatlarımız, nüfus, dil ve kültür yönünden ihtiyarlayan Avrupa’nın; genç-dinamik, yeterli ve yetenekli, tercihan aranan kadroları arasında yer almaktadır. Bulgaristan Varna`da eğitim verdiğimiz mühendislerimiz şimdi; Avrupa’nın büyük firma ve saygın sektörlerince aranan teknik kadroları olmuşlardır.
KÜRESEL EĞİTİM PROJESİ
Böylece, Bulgaristan devlet üniversiteleri ile yabancı dilde, yabancı öğrenci okutmak üzere kurulmuş Üniversiteler arasında; “İkili eğitim işbirliği” anlaşmalarıyla “Küresel Eğitim Projesi” (KEP) adı verilen model’in birinci ayağı başarı ile tamamlanmış bulunmaktadır.
Sonuçta: ÖSYM tarafından yerleştirilemeyen ve/veya yeterli puana sahip olamayan genç öğrenciler; Balkan University olarak, Bulgaristan' da başlatılan “Avrupa dili ve Avrupa Kültürü’nde” mezun vererek, ihtiyarlayan Avrupa'nın, tercihle aranan genç kadroları olarak iş başı yapmaları mümkündür. Üstelik bu imkân bizleri kuzey komşumuz Rusya Coğrafyasına, Rusça diline ve kültürüne hâkim öğrenciler yetiştirerek, mavi akımdan dolayı ters makas olan ticaret hacmimizi lehimize dönüştürecek, profesyonel iş elemanları olmalarını teşvik etmiş ve etmeye de devam edecektir. KEP' in Kırım ayağı Projesi ve maksadı budur.
Kırım KEP' in Rus dilinde eğitim veren bir üssüdür.
Evet, genç Alemdarlar, Dünya sizi bekliyor...
Daima söylendiği gibi; “Her şey insan için’se, işte mesele budur” darısı bize!...
İlgilenen, temas kurmak isteyen ve ayrıntılı bilgi almak isteyenler için:
BALKAN ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYE BÜROSU:
Adres: Halaskârgazi Cad. No: 34, Harbiye İş Merkezi Kat: 8
34367, Harbiye - İstanbul / TÜRKİYE,
Tel : +90 (212) 296 81 16-17 Faks: +90 (212) 296 86 58
WEB: www.balkanuniversty.eu, e.MAİL: info@balkanuniversty.eu
AYRICA: Arda Bulgaristan Eğitim Danışmanlığı
Web: www.ardabulgaristanegitim.com, e.posta: info@ardabulgaristanegitim.com,
Tel: (0212) 571 55 52 - GSM: (0532) 597 08 94 ***
GANDİ’YE KULAK VERMEK
Mustafa Nevruz SINACI
"Şiddet göstermemek, benim inancımın birinci maddesi; aynı zamanda o, itikadımın da son maddesidir." diyen Hintli pasifist siyaset bilimci düşünce adamı Mahatma Ghandhi; (*) İngiliz sömürgeciliğine karşı Hint milli hareketinin, 1919 -1948 dönemi en önemli lideridir.
İnanç ve ideolojik temellerini, şiddet karşıtlığı, sivil itaatsizlik, pasifizm, uzlaşmacılık, çilecilik, Asya milliyetçiliği, Hinduizm’in dinsel mistik öğeleri, dinlere saygı, insani boyut, bilgelik ve barış düşmanı teknoloji (ilâh, silâh ve ilâç ticareti) karşıtlığı oluşturur.
İNANÇ VE İDEOLOJİSİ’NİN TEMEL İLKELERİ:
Önce önemsemezler, sonra gülerler, sonra kıskanırlar, en sonunda ise yenilirler.. .
Adaletsiz rejimi, adaletle yıkınız. Alkışlar önüne kansız elle çıkınız.
Basit yaşa ki, başkaları da var olabilsin.
Bir insanı, ancak gerçekten uyuyorsa uyandırmak mümkündür. Ama eğer uyumuyor da uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın bütün gayretlerini sarf etseniz, nafiledir.
Bizi yok edecekler şunlardır: İlkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlence; çalışmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz insanlar; ahlâktan yoksun bir iş dünyası; insan sevgisini alt plana itmiş bilim; özveriden yoksun bir din anlayışı…
Bu dünyada öylesi aç yaşayan insanlar var ki, Tanrı onlara ancak bir somun ekmek suretinde görünebilir.
Dinler aynı noktada birleşen farklı yollardır.
Aynı amaca ulaşacak olduktan sonra ayrı yollar seçmemizin ne önemi olabilir?
Dünyada görmek istediğiniz değişikliğin kendisi siz olun..
Düşünceye gem vurmak, zihne gem vurmak gibidir. Bu ise rüzgârı zapt etmekten de zordur. Düzenli, temiz ve şerefli olabilmek için paraya ihtiyacımız yoktur.
Göze göz, dişe diş düşüncesi bütün dünyayı kör edecek.
Güç fiziki kapasiteden değil, boyun eğmeyen iradeden gelir. Haksızlığa sapıp bütün insanlar seni takip edeceğine, adaletle hareket edip tek başına kal daha iyi.
Her sabah kalktığım zaman kendi kendime şöyle söz veririm: Dünya üzerinde vicdanımdan başka kimseden korkmayacağım. Kimsenin haksızlığına boyun eğmeyeceğim. Adaletsizliği adaletle yıkacağım ve mukavemet etmekte ısrar ederse onu, bütün mevcudiyetimle karşılayacağım.
Keyif zaferde değil; asıl mücadele, girişim ve çekilen ıstıraptadır.
Özgürlük hiçbir zaman "her istediğini yapma izni" anlamı taşımamıştır.
Sevgi dünyadaki en incelikli güçtür. Sevgi her zaman ıstırap çeker, hiçbir zaman ne gücenir ne de intikam almaya çalışır. Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın kanunudur. Sevginin olduğu yerde hayat vardır.
Sıkılmış yumruklarla el sıkışamazsınız.
Siz kendi elinizle teslim etmedikçe, kimse kendinize olan saygınızı elinizden alamaz.
Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür; düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür; duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür; davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür; alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür; değerlerinize dikkat edin, karakterinize; karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.
Şiddet karşıtlığının ürettiği güç kesinlikle insan yeteneğinin icat ettiği tüm silahlardan gücünden üstündür.
Tanrı dualarımızı bize göre değil, kendi yöntemine göre yanıtlar.
Toplum hayatı için bireysel özgürlük ve bağımsızlık şarttır.
Toprağı kazıp onu işlemeyi unutmak, kendimizi unutmak demektir.
Zayıf insanlar affedemezler. Affetmek güçlülere has bir özelliktir.
(*) 1869 yılında doğdu. 30 Ocak 1948’de radikal milliyetçi bir Hintli tarafından öldürüldü.
Mustafa Nevruz SINACI
Milletlerin istikbali gençlik; Gençliğin istikbale (geleceğe) istikrarla, emin adımlarla yürüyebilmesinin yegâne şartı ise ‘eğitim ve öğretim’dir.
Açık ve özgün bir anlatımla;
Dünya milletler ailesi içinde istikrarla gelişme/yükselme; Atatürk’ün hedef gösterdiği: ‘muasır medeniyet seviyesine ulaşma ve aşma’ imkânı eğitimle kabil ve mümkündür.
Eğitim-öğretim, ilmin ilerleme, intikal ve tekâmül, medeniyet aracıdır.
Milletlerin yaşam biçimi ve davranış alışkanlıkları da eğitim-öğretimle şekillenir!..
1923 Türkiye’si bu bakımdan mükemmeldi.
Ancak, 10 Kasım 1938 günü saat 09’u 5 geçe huruç eden 2. Cumhuriyet, milli ve ilmi müfredatı yozlaştırdı. 27 Aralık 1949’da Türkiye ve ABD hükümetleri arasında vaki anlaşma ile teşkil edilen ‘Eğitim Komisyonu’ (Fulbrigt) vasıtasıyla Türk eğitim sistemi; Gerici CHP tarafından Amerika’ya ihale edildi. ABD Büyükelçisi komisyon başkanı oldu. Dört Türk ve 4 Amerikalıdan oluşan komisyon “Türk eğitim kurumlarında yabancı dilde eğitim verilmesini” kararlaştırdı. Bu durumu takviye ve motive etmek üzere 1963’den itibaren ülkemize getirilen binlerce “Amerikan Gönüllüsü” tam bir ihanet furyası, düşmanlık/nifak tohumu misyonu ve alenen misyonerlik görevlerini ifa ve icra ettiler. Sonuçta Fulbrigt’in aldığı karar ve yaptığı uygulama Türk milli eğitim ve öğretimine büyük bir darbe vurdu.
27 Mayıs 1960 darp, irtikap ve isyanı, 71 muhtırası ve 1980 darbesi, nihayet YÖK’ün kurulması ile Türkiye’de özellikle yüksek öğrenim alanı tam bir eziyet/ıstırap/azap, paralı ve pahalı bir zulüm ve işkence halini aldı!..Öyle de sürüp gitmekte…
İkinci Cumhuriyet’in sarkıtı olan 4. ve 5. Cumhuriyetin (27 Mayıs 1960 -11 Eylül 1980, 12 Eylül 1980’den günümüze) kendi öz gençliğine reva gördüğü bu haksızlık, geleceğe ihanettir. Açıkça, insanlık, insan hak ve hürriyetleri, toplumsal sözleşmeler, hukuk ve ahlâk karinelerine aykırı olup; Bu durum, Anadolu da çokça anlatılan; ‘zebanilerce korunmayan azap çukurunun’ hazin hikâyesini hatırlatır. Hani tüm ıklar aralarında anlaşarak cehennemden kaçmaya yeltenirler. Firar edemesinler diye de çukurların başında zebaniler konulur ve sürekli nöbet tutturulur. Oysa Türk’lerden biri buna kalkıştığında, diğerleri derhal ayaklarından tutup çekerler. Yani cehennem faaliyete geçeli, Türk azap çukurundan kaçan biri görülmemiştir.
Bu anlamda olay: Yönetimin halka bilinçli işkencesi ve zulmüdür!...
Ama komşu Bulgaristan meseleyi “insan hakları, adalet ve hukuk yönünde” çözmüş.
Kamu vicdanı ve evrensel bilim adına “aydınlatma ve bilgilendirme” görevimin gereği konuyu araştırdım. Elde ettiğim bilgileri “sizlerle” paylaşmak istiyorum:
BULGARİSTAN DA ÜNİVERSİTE OKUMAK
Bulgaristan 1 Ocak 2007 tarihinde AB üyesi oldu. Uluslar arası anlaşmalar gereğince, 24 Temmuz 2007 tarihinde yayımlanan YÖK tasarısı ile Bulgaristan Üniversitelerine, Avrupa Üniversiteler birliği üyesi olduklarından denklik vermesi onaylandı.
Üstelik, Bulgaristan’da ÖSS, YGS, LYS ve benzeri bir sınav yok!.. Üniversiteler, Lise eğitimi sırasında alınan notlara göre yerleştirme yapmakta. Bu vesileyle; Türk Öğrencilerin de istedikleri bölümü okumalarının önünde bir engel kalmamış olmaktadır.
Bulgaristan’da 26 devlet üniversitesi var. Eğitim kalitesi dünyanın birçok ülkesinden çok daha iyi. Bunların çoğu her yıl yayımlanan “dünyanın en iyi 500 üniversitesi” listesinde yer almakta; Mezunlar dünyanın önde gelen şirketlerinde öncelikle iş bulabilmektedirler.
Hızla globalleşen Dünyada, iyi bir kariyer edinebilmek için, bir hatta birkaç yabancı dili iyi bilmek ve severek yapılabilecek bir meslek sahibi olmak gerekir. Ancak ve ne yazık ki, ÖSS sınavı sebebiyle Ülkemiz gençlerinin çok azı buna sahip olabilmekte; Buna mukabil Bulgaristan’dan mezun olanlar İngilizceyi ileri düzeyde öğrendiklerinden iş hayatında aranan, öncelikle tercih edilen “yöneticiler” olarak görülmektedirler.
Hiçbir sınav olmadan, yalnızca Lise veya Ön Lisans diploması ile üstelik çok uygun fiyatlarla, AB üyesi bir ülkede, başta Tıp, Eczacılık, Diş hekimliği ve Mühendislikler olmak üzere, istenilen her bölümde okumak kesinlikle mümkün. Ayrıca, ülkemiz Meslek Yüksek Okullarından mezun öğrenciler “hiçbir sınava girmeden” Bulgaristan’da istedikleri bölüme yatay geçiş yapabilmek gibi “büyük bir imkân ve avantaja” sahip bulunmaktadırlar..
Üstelik bu konuda, aday öğrencilere rehberlik ve Eğitim Danışmanlığı yapan çok ciddi, güvenli kurumlar ve resmi aracılar var. Dahası ülke üniversitelerinin çoğu, ERASMUS, SOCRATES ve Leonardo ‘eğitim programlarına’ üye olduklarından eğitimin 1 yılını da başka bir Avrupa ülkesinde görmek mümkün olmaktadır.”
Çok özgün, başarılı ve güncel bir örnek:
BALKAN ÜNİVERSİTESİ
Balkan (University) Üniversitesi 2004 yılında yüksek öğrenimde Avrupa' ya açılan bir pencere olarak; Türk iş adamı Yalçın Koçak tarafından Bulgaristan’ın Şumnu ilinde kurulmuş kar amacı gütmeyen bir eğitim – öğretim kurumudur.
2004 yılında Balkan Üniversitesi olarak dikilen çınar ağacının dalları olan öğrenciler, bugün ilk mezunlar olarak iş hayatına atılmışlardır.
AB`ne 2008 yılında tam üye olan Bulgaristan`da, eğitim veren BÜ öğrencileri, meslek hayatlarına almış oldukları diplomalarla başlamışlardır. Öğrencilerin Balkan Üniversitesinden almış oldukları diplomalar; Avrupa Birliği eğitim alanı Bologna sürecine göre, Bulgaristan' da eğitim veren tüm Devlet Üniversitelerinin diplomaları da dâhil olmak üzere otomatikman, TC Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) tarafından denk sayılmaktadır.
Şu hale nazaran AB yolunda enerji harcayan Türkiye’nin B planı, Bulgaristan’dır..
Dolayısıyla, Yüksek Öğrenim için de, örnek (hedef) ülke Bulgaristan olmaktadır.
Bulgaristan; Balkan Üniversitesi’nde yüksek öğrenim yapan evlatlarımız, nüfus, dil ve kültür yönünden ihtiyarlayan Avrupa’nın; genç-dinamik, yeterli ve yetenekli, tercihan aranan kadroları arasında yer almaktadır. Bulgaristan Varna`da eğitim verdiğimiz mühendislerimiz şimdi; Avrupa’nın büyük firma ve saygın sektörlerince aranan teknik kadroları olmuşlardır.
KÜRESEL EĞİTİM PROJESİ
Böylece, Bulgaristan devlet üniversiteleri ile yabancı dilde, yabancı öğrenci okutmak üzere kurulmuş Üniversiteler arasında; “İkili eğitim işbirliği” anlaşmalarıyla “Küresel Eğitim Projesi” (KEP) adı verilen model’in birinci ayağı başarı ile tamamlanmış bulunmaktadır.
Sonuçta: ÖSYM tarafından yerleştirilemeyen ve/veya yeterli puana sahip olamayan genç öğrenciler; Balkan University olarak, Bulgaristan' da başlatılan “Avrupa dili ve Avrupa Kültürü’nde” mezun vererek, ihtiyarlayan Avrupa'nın, tercihle aranan genç kadroları olarak iş başı yapmaları mümkündür. Üstelik bu imkân bizleri kuzey komşumuz Rusya Coğrafyasına, Rusça diline ve kültürüne hâkim öğrenciler yetiştirerek, mavi akımdan dolayı ters makas olan ticaret hacmimizi lehimize dönüştürecek, profesyonel iş elemanları olmalarını teşvik etmiş ve etmeye de devam edecektir. KEP' in Kırım ayağı Projesi ve maksadı budur.
Kırım KEP' in Rus dilinde eğitim veren bir üssüdür.
Evet, genç Alemdarlar, Dünya sizi bekliyor...
Daima söylendiği gibi; “Her şey insan için’se, işte mesele budur” darısı bize!...
İlgilenen, temas kurmak isteyen ve ayrıntılı bilgi almak isteyenler için:
BALKAN ÜNİVERSİTESİ TÜRKİYE BÜROSU:
Adres: Halaskârgazi Cad. No: 34, Harbiye İş Merkezi Kat: 8
34367, Harbiye - İstanbul / TÜRKİYE,
Tel : +90 (212) 296 81 16-17 Faks: +90 (212) 296 86 58
WEB: www.balkanuniversty.eu, e.MAİL: info@balkanuniversty.eu
AYRICA: Arda Bulgaristan Eğitim Danışmanlığı
Web: www.ardabulgaristanegitim.com, e.posta: info@ardabulgaristanegitim.com,
Tel: (0212) 571 55 52 - GSM: (0532) 597 08 94 ***
GANDİ’YE KULAK VERMEK
Mustafa Nevruz SINACI
"Şiddet göstermemek, benim inancımın birinci maddesi; aynı zamanda o, itikadımın da son maddesidir." diyen Hintli pasifist siyaset bilimci düşünce adamı Mahatma Ghandhi; (*) İngiliz sömürgeciliğine karşı Hint milli hareketinin, 1919 -1948 dönemi en önemli lideridir.
İnanç ve ideolojik temellerini, şiddet karşıtlığı, sivil itaatsizlik, pasifizm, uzlaşmacılık, çilecilik, Asya milliyetçiliği, Hinduizm’in dinsel mistik öğeleri, dinlere saygı, insani boyut, bilgelik ve barış düşmanı teknoloji (ilâh, silâh ve ilâç ticareti) karşıtlığı oluşturur.
İNANÇ VE İDEOLOJİSİ’NİN TEMEL İLKELERİ:
Önce önemsemezler, sonra gülerler, sonra kıskanırlar, en sonunda ise yenilirler.. .
Adaletsiz rejimi, adaletle yıkınız. Alkışlar önüne kansız elle çıkınız.
Basit yaşa ki, başkaları da var olabilsin.
Bir insanı, ancak gerçekten uyuyorsa uyandırmak mümkündür. Ama eğer uyumuyor da uyku taklidi yapıyorsa, dünyanın bütün gayretlerini sarf etseniz, nafiledir.
Bizi yok edecekler şunlardır: İlkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlence; çalışmadan zenginlik; bilgili ama karaktersiz insanlar; ahlâktan yoksun bir iş dünyası; insan sevgisini alt plana itmiş bilim; özveriden yoksun bir din anlayışı…
Bu dünyada öylesi aç yaşayan insanlar var ki, Tanrı onlara ancak bir somun ekmek suretinde görünebilir.
Dinler aynı noktada birleşen farklı yollardır.
Aynı amaca ulaşacak olduktan sonra ayrı yollar seçmemizin ne önemi olabilir?
Dünyada görmek istediğiniz değişikliğin kendisi siz olun..
Düşünceye gem vurmak, zihne gem vurmak gibidir. Bu ise rüzgârı zapt etmekten de zordur. Düzenli, temiz ve şerefli olabilmek için paraya ihtiyacımız yoktur.
Göze göz, dişe diş düşüncesi bütün dünyayı kör edecek.
Güç fiziki kapasiteden değil, boyun eğmeyen iradeden gelir. Haksızlığa sapıp bütün insanlar seni takip edeceğine, adaletle hareket edip tek başına kal daha iyi.
Her sabah kalktığım zaman kendi kendime şöyle söz veririm: Dünya üzerinde vicdanımdan başka kimseden korkmayacağım. Kimsenin haksızlığına boyun eğmeyeceğim. Adaletsizliği adaletle yıkacağım ve mukavemet etmekte ısrar ederse onu, bütün mevcudiyetimle karşılayacağım.
Keyif zaferde değil; asıl mücadele, girişim ve çekilen ıstıraptadır.
Özgürlük hiçbir zaman "her istediğini yapma izni" anlamı taşımamıştır.
Sevgi dünyadaki en incelikli güçtür. Sevgi her zaman ıstırap çeker, hiçbir zaman ne gücenir ne de intikam almaya çalışır. Sevgi insanlığın, şiddet hayvanlığın kanunudur. Sevginin olduğu yerde hayat vardır.
Sıkılmış yumruklarla el sıkışamazsınız.
Siz kendi elinizle teslim etmedikçe, kimse kendinize olan saygınızı elinizden alamaz.
Söylediklerinize dikkat edin; düşüncelere dönüşür; düşüncelerinize dikkat edin; duygularınıza dönüşür; duygularınıza dikkat edin, davranışlarınıza dönüşür; davranışlarınıza dikkat edin; alışkanlıklarınıza dönüşür; alışkanlıklarınıza dikkat edin, değerlerinize dönüşür; değerlerinize dikkat edin, karakterinize; karakterinize dikkat edin, kaderinize dönüşür.
Şiddet karşıtlığının ürettiği güç kesinlikle insan yeteneğinin icat ettiği tüm silahlardan gücünden üstündür.
Tanrı dualarımızı bize göre değil, kendi yöntemine göre yanıtlar.
Toplum hayatı için bireysel özgürlük ve bağımsızlık şarttır.
Toprağı kazıp onu işlemeyi unutmak, kendimizi unutmak demektir.
Zayıf insanlar affedemezler. Affetmek güçlülere has bir özelliktir.
(*) 1869 yılında doğdu. 30 Ocak 1948’de radikal milliyetçi bir Hintli tarafından öldürüldü.