AÇILIM BASKISI, İLERİ DEMOKRASİ
KÂBUSU VE MİLLİ ŞUUR ÇAĞRISI
Mustafa Nevruz SINACI
İleri
demokrasi, kardeşlik-barış ve demokratikleşme süreci gibi, dayatmalarla oynanan
menfur oyun, devletimiz ve milletimizin doğal stabilizatörlerini (dengelerini)
bozmuş, siyasal, ekonomik, sosyal ve kültürel hayatı paralize ederek felce
uğratmıştır. Bu akıl tutulması, cebir, dayatma ve psikolojik savaşın yol açtığı
şaşkınlık, sarhoşluk, kibir, kinaye ve başıbozukluktan yararlanılarak; 30 yıl
boyunca huzur, güven, kısmi refah, özgürlük ve barış içinde hür yaşayan KKTC’ni
yok etmek pahasına bir çılgınlığın malûlü olunmuştur.
Türkiye Cumhuriyeti’nin bekası,
güvenlik, refah ve huzuru bakımından hayati öneme haiz “Milli Dava Kıbrıs”ı da
kapsayacak biçimde etki alanı genişleyen senaryo kurgularının aslı, esası,
hedef, amaç ve mahiyeti; 17 Aralık operasyonuyla birlikte deşifre oldu ortaya
çıktı.
Menfur
maksadın boyutları açıklandı, bütün veçheleri ile kötü niyet anlaşıldı.
Muhalefetin inadına körlüğü, kronik sersemliği ve gaflet
uykusunun düşmana verdiği öz güven ile sonsuz avantajlar sayesinde vahamet
bütün boyutlarıyla görüldü. Ekranda iktidar biçiminde göründüğü halde, gerçekte
“Adalet, Fazilet, Eşitlik, Hakkaniyet ve Hukuk” (hüküm ve hikmet) cihetiyle
hiçbir karar ve icraata muktedir olamayan hükümet, kör ihanetin pervasız
akıntısına kapılmış, büyük bir felâkete doğru bilinçsizce sürüklenip
gitmektedir.
Buna “dur” demek, başta ana
muhalefet partisi olmak üzere; Mason, meczup, mecnun, kumarbaz, dönme-devşirme,
etki ajanı, kripto ve fahişeler tarafından son 50 yıl içinde sinsice Meclise
sokulmuş bulunan “Truva Atları”nın temizlenmesi.; Hali hazır, resmen kurulu
bütün partilere aittir. Aksi takdirde, kamu vicdanında “tam sorumsuzluk,
gaflet, dalâlet ve hıyanetle” mahkûm bu teşekkülleri millet asla
affetmeyecektir!..
İŞTE OYNANAN
OYUN,
MENFUR EMELLER VE ACI GERÇEKLER
Evveli
herkesçe malûm olmakla birlikte; Asıl felâket 30 Eylül 2013 günü açıklanan
sözde demokratikleşme; Özde demokrasi, insan hakları, eşitlik, adalet ve
hukukun üstünlüğü ile rejimin deformasyonu; Siyasal, sosyal, toplumsal, fiziki /
fiili ve ilmi “kuvvetler ayrılığı” prensibinin anlamsızlaştırılarak “güç’ün tekelleştirilmesi
operasyonu” ile ivme kazandı.
“Anayasa
Uzlaşma (yeni anayasa imal ve inşa) Komisyonu” akamete uğrayınca zuhur eden
panik; “Hak yolunda ve millet hizmetinde muktedir olamayan iktidarı” adalet ve
hukuk dışı arayışlara itti. Ne için?.. Kurucu Unsurun tesis-temin ettiği; 11
Kasım 1938 karşı devrimi ile ihanet sürecine giren Cumhuriyet Halk Partisinin
yozlaştırdığı (malum ve menfur istibdat döneminde anlamsızlaşan, saptırılan,
istismar ve suiistimal edilen) rejimi.; 07 Ocak 1946’dan başlayıp 27 Mayıs
1960’a kadar özenle imar, inşa ve ihya edilip orijinal haline dönüştürülen eseri
imha, bölünmez bütünlüğü parçalama, ittihat ve tevhit-i ilga için!..
Aslında 11 yıldır yapılmak
istenende bu idi! Şimdi bütün yönleriyle ortaya çıktı.
Ciddi bir araştırma yapılırsa, “milli
görüş” denilen şeytani ütopyanın da malum icraat, ifşaat, ifrat, tefrit,
tecrit, ayırma-kayırma, bölme, parçalama, Türk düşmanları, Ebu Cehil’ler,
Hiram’lar, Abdullah Bin Sebe’ler ile iştirak ve işbirliği muhtevalı olduğu
açıkça görülecektir.
Kinayeten adına kardeşlik ve barış denilen; Vatana, insana
ve İslâm’a ihanet yolunda, amaca ulaşmak için, her şeyin mubah sayıldığı; Yalan-talan,
hırsız-yolsuz, anarşi, terör-tedhiş yoldaşlığının icabı ifa edilen, “açılım”ların
yüz karası, içler acısı ve utanç verici haline bakın:
DEMOKRATİKLEŞME
PAKETİ’NDEN!...
“Sizleri en
kalbi muhabbetlerimle selamlıyor; birazdan Türkiye’ye ve dünyaya ilan
edeceğimiz demokratikleşme paketinin, ülke, millet, bölge; ekonomi ve
demokrasimiz; en önemlisi de birlik ve kardeşliğimiz için hayırlara vesile
olmasını Allah’tan niyaz ediyorum.”
“Özellikle,
3 Kasım 2002 seçimleriyle oluşan, 11 yıldır aynı istikamet doğrultusunda
fedakârca görev yapan, milli iradeyi en güçlü şekilde savunup, milletin
talepleri yönünde çalışan Meclis’imize, değerli milletvekillerimize
huzurlarınızda teşekkür ediyorum”
“İç
barışımızı güçlendirecek, toplumsal birlik ve bütünlüğümüzü, geliştirecek,
huzurumuzu tahkim edecek her adım, milletimizin en büyük temennisidir. Bu paketle,
Türkiye’nin istiklâlini güçlendiriyor, özgürlük alanını genişletiyor, ufkunu
daha da açıyor ve umudunu çoğaltıyoruz. En önemlisi de, şehitlerimizin uğruna
can verdikleri milletimizin, birliğini, kardeşliğini, dayanışmasını daha da
pekiştiriyoruz. Böylece vasiyetlerini yerine getirdiğimiz tüm şehitlerimizi, bu
anlamlı günde bir kez daha rahmetle, minnetle yâd ediyor; Allah Onlardan razı
olsun, mekânları inşallah Cennet olsun diye dua ediyoruz”,
“1950’de başlayan demokratikleşme
tarihimiz..”
OYSA!.. ALDATAN PUT
- Millete muhabbet merhamet,
adalet, eşitlik, hukuk, saydamlık ve dürüstlükle olur;
- Söz’de Demokratikleşme paketi,
öz’de bölücü, ayrımcı, adaletsiz ve despotiktir;
- 11 yıldır atanan parlamenterler
millet iradesini değil; Gayri milli AB+ABD, BOP ve BİP dayatması, BOP Eş
başkanlığı emirlerini uygulamış; Vatan topraklarını düşmana satmış, Milli
değer, toplumsal konsensüs, birlik-beraberlik, adalet-hak, eşitlik ve hukuk
namına her ne varsa, binlerce yılın birikimi milli değerlerin deformasyonu için
şuursuzca el kaldırmışlardır.
- Böylece iç barış berhava
edilmiş, 0 sorun politikası ile dış barış da çökertilmiştir;
- Türkiye Cumhuriyeti’nin
istiklâli güçlendirilmek yerine zayıflatılmış; Kötülerin, adi hırsız, yolsuz,
soysuz, katil, anarşist, terörist, bölücü, barış, ahlâk, namus-şeref, dil-din,
devlet ve hukuk düşmanlarının özgürlük alanı genişletilirken; Namuslu-dürüst, onurlu-soylu,
yüksek karakter sahibi sorumlu iyi insan ve iyi vatandaşlarımızın.; Yegâne hak
sahibi oldukları halde, özgürlük alanları bütünüyle kısıtlanmış ve pervasızca
daraltılmıştır.
- Şehitlerimiz alçakça rencide edilmekte,
hain leşlerine bile şehit denilebilmektedir;
- “1950’de başlayan
demokratikleşme tarihimiz..” Cümlesi doğrudur.
Ancak, 1950’de başlayan, aleni
yalan-sinsi talan, soygun-vurgun ve aldatmaca furyası değil; Bil âkis; Milli
kalkınma, Milli-Manevi, ilmi ve kültürel değerleri ihya; Dikta, vesayet, halka
ihanet ve despotizmi ilga; Cumhuriyeti demokrasi ile ihlâsla bütünleştirip,
milli birlik ve beraberliği tahkim; Halk için/halkla beraber, el ele ve gönül
gönül’e, milletle beraber vaki bir kalkınma, gelişme ve çağdaş medeniyet
düzeyini yakalama-aşma hareketidir..
Milleti bölme, devleti parçalama,
halkı sefalete mahkûm etme, milli kültür ve manevi değerleri yozlaştırıp, Türk
Milletini kimliksizleştirmeye, yozlaştırmaya çalışarak; Ahlâksızlık,
namussuzluk, anarşi, terör-tedhiş, yalan ve talanı teşvikle vatan topraklarını
düşmana peşkeş kalkışması değildir!..
SİYASETTE FAZİLET DÜŞMANLIĞI
Pakette bahse konu, sözde
siyasetin demokratikleştirilmesi (!?) öngörüsü:
“Siyasi
Partiler Kanunu’nun 11’inci maddesinde yapacağımız değişiklikle, partilere üye
olmayı daraltan, kısıtlayan bazı engelleri ortadan kaldırıyor, Seçim Kanunu
hükümlerine göre, oy verme hakkına sahip olan herkesin, partilere de üye
olabilmesinin önünü açıyoruz. Bu amaçla, 11’inci Maddenin B bendindeki 6
kısıtlayıcı engeli ortadan kaldırıyor, yine Siyasi Partiler Kanunu’nda
yapacağımız değişiklikle, farklı dil ve lehçelerde propaganda imkânını
getiriyoruz. 298 Sayılı Kanunu’nun ilgili maddesini değiştirerek, parti ve
adaylar tarafından yapılacak propagandalarda, Türkçenin yanında farklı dil
ve lehçelerin de kullanılabilmesini mümkün hale getiriyoruz. Aynı şekilde, ön
seçimlerde farklı dil ve lehçelerde propaganda imkânını getiriyoruz. SP Kanunu’nun
43’üncü Maddesindeki kısıtlayıcı hükmü kaldırıyor, ön seçimlerde de Türkçeden
başka dil ve lehçeyle propaganda imkânını partilere sağlıyoruz…”
17 ARALIK OPERASYONU
VE GERÇEKLER
Öncelikle
yukarda sözü edilen: “Muhabbet, demokratikleşme, birlik ve kardeşlik.; Fedakârca
görev yapan, milli iradeyi en güçlü şekilde savunup, milletin talepleri yönünde
çalışan Meclis; İç barışımızı güçlendirecek, toplumsal birlik ve
bütünlüğümüzü, geliştirecek, huzurumuzu tahkim edecek her adım.; Bu
demokratikleşme paketiyle, Türkiye’nin istiklalini güçlendiriyor, özgürlük
alanını daha da genişletiyor, ufkunu daha da açıyor ve umudunu daha da
çoğaltıyoruz. En önemlisi de, bu paketle, şehitlerimizin uğruna can verdikleri
milletimizin, birlik, kardeşlik ve dayanışmasını pekiştiriyoruz; 1950’de
başlayan demokratikleşme tarihi!.” Gibi lâflar, bütünüyle iyi niyet ve devletin
temel öğesi olan “İyi İnsan ve İyi Vatandaş” ilkesi, “halka hizmet Hak’a
hizmet” fenomeni ve TBMM’nin varlık nedeni “Egemenlik, kayıtsız ve şartsız Türk
Milletine aittir” düsturuna aykırıdır.
17 Aralık’tan
bu güne açıkça görülmüş, anlaşılmıştır ki; Pakette yer alan bu ve benzeri
sözler kesinlikle samimi değil, sadece bir oyalama, göz boyama, hile ve
aldatmacadır. Çünkü aynı paketin sonlarında yer alan: “SP Kanunu’nun 11’inci
maddesinde yapılacak değişiklikle, partilere üye olmayı daraltan, kısıtlayan
engeller ortadan kaldırılacak; Seçim Kanununa göre, oy verme hakkına sahip olan
herkesin, partilere de üye olabilmesinin önü açılacaktır…”
Siyasi
Partiler Kanunu’ndan “adalet, fazilet, insanlık ve hukuk” atılmak isteniyor.
“SPK 2. Bölüm: Siyasi Partilere Üye Olma:
MADDE 11 - (Değişik 1. fıkra: 4445 - 12.8.1999) On sekiz yaşını dolduran, medeni
ve siyasi hakları kullanma ehliyetine sahip bulunan her Türk vatandaşı bir siyasi
partiye üye olabilir. Ancak; (a) Hâkimler ve Savcılar, Sayıştay dâhil yüksek
yargı organları mensupları, kamu kurum ve kuruluşlarının memur statüsündeki
görevlileri, yaptıkları hizmet bakımından işçi niteliği taşımayan diğer kamu
görevlileri, Silahlı Kuvvetler mensupları ile yükseköğretim öncesi öğrencileri
siyasi partilere üye olamazlar.
b) (Paket Gereği Kanundan Çıkartılacak Hükümler)
1 - Kamu hizmetlerinden yasaklılar,
2 - Zimmet, ihtilâs, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık,
sahtecilik inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz kızartıcı suçlar ile
istimal ve istihlâk kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık suçları, resmi ihale
ve alım satımlara fesat karıştırma veya devlet sırlarını açığa vurma
suçlarından biriyle mahkûm olanlar,
2. Basit ve nitelikli zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık,
dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi yüz
kızartıcı suçlar ile istimal ve istihlak kaçakçılığı dışında kalan kaçakçılık
suçları, resmi ihale ve alım satımlara fesat karıştırma veya devlet sırlarını
açığa vurma suçlarından biriyle mahkum olanlar,
3 - Herhangi bir suçtan dolayı ağır hapis veya taksirli suçlar hariç üç
yıl veya daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar, 3. Taksirli suçlar
hariç beş yıl ağır hapis veya beş yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkûm
olanlar,
4 - Türk Ceza Kanununun ikinci Kitabının birinci babında yazılı suçlardan
veya bu suçların işlenmesini alenî olarak tahrik etme suçundan mahkûm olanlar,
5 - Türk Ceza Kanununun 312. maddesinin ikinci fıkrasında yazılı halkı
sınıf, ırk, din, mezhep veya bölge farklılığı gözeterek kin ve düşmanlığa
açıkça tahrik etme suçlarından mahkûm olanlar, 5. Terör eyleminden mahkûm
olanlar,
6 - Siyasi partilere üye olamazlar ve üye kaydedilemezler. Yükseköğretim
elemanları, yasaklamanın dışındadır. Bunlar hakkında Yükseköğretim Kanunu
uygulanır.
ÜYELİĞE
KABUL ŞARTLARI
MADDE 12 - Siyasî parti üyesi olmaya kanuna göre engel hali bulunmayanların
üyeliğe kabul şartları parti tüzüklerinde gösterilir. Tüzükte üyelik için
başvuranlar arasında dil, ırk, cinsiyet, din, mezhep, aile, zümre, sınıf ve
meslek farkı gözeten hükümler bulunamaz.
Siyasî partiler üye
olma istemlerini sebep göstermeksizin de reddedebilirler. Ancak, üyeliğe
kaydını isteyenin istemini reddeden teşkilatın bir üste kademesine, parti
tüzüğünde gösterilen şekilde itiraz hakkı vardır. İtiraz üzerine verilen karar
kesindir.
ÖNSEÇİMDE
PROPAGANDA İLE İLGİLİ HÜKÜMLER
MADDE 43 - Aday yoklamalarına katılan aday adayları için propaganda yapmak amacı
ile açık hava toplantıları, örf ve âdete göre sohbet toplantısı sayılanlar
hariç olmak üzere kapalı salon toplantıları tertiplenemez, duvar ilânı, el
ilânı ve her nevi matbua, ses ve görüntü bantlarıyla propaganda yapılamaz. Bu
tür toplantılarda başka aday adaylarına karşı kötüleyici beyanlarda bulunulması
yasaktır. Siyasî partiler, tüzüklerinde gösterilmek kaydıyla aday adayları için
bunların vereceği bilgileri de esas alarak aday adaylarının meslek veya sanat
hayatlarındaki derece, başarı ve eserlerini, memlekete yaptığı hizmetleri gösterir,
vesikalık fotoğraflarını taşıyan matbualar bastırıp dağıtabilir. Aday
adaylarının soyadı alfabe sırasına göre düzenlenecek benzer bilgileri içeren
matbualar sandık başlarına asılabilir.
Aday adayları, mensup oldukları partinin programı, büyük kongresinin ve
yetkili merkez organlarının kararları ile partinin seçim bildirisi dışında,
milli mahalli yahut mesleki çapta herhangi bir vaatte bulunamazlar ve Türkçe'den başka dil ve yazı kullanamazlar.
Aday adayları, önseçimlerde oy kullanacak partili üyelere veya
yakınlarına maddi çıkar sağlama amacı güdemezler; önseçimlerde oy
kullanacakları etkilemek maksadıyla meşru ve hukuka uygun olmayan davranışlarda
bulunamazlar…”
Tasarlanan bu değişiklikler hayata geçtiğinde:
1. Hiç af çıkartmadıkları yalanına rağmen, esasa müteallik yasa “paket ve
torba” biçim düzenlemelerle “denetimli serbestlik”, “tutuksuz yargılama” ve
sair nam ve kapsamlar altında hapisten çıkan 117 bin civarında suçlu,
2. Yukarda arz ve ifade edilen 2820 Sayılı
Siyasi Partiler Kanunu 11/b fıkrasının iptali ile yüz binlerce insanlık
düşmanı, alçak, namussuz, şerefsiz-soysuz, karaktersiz mahlûk, hırsız -yolsuz,
anarşist, terörist, katil, ırz düşmanı, bebek katili cani ve hain serbestçe
siyasi partilere üye olabilecek.; Canları isterse parti kurabilecek ve her
düzeyde seçme-seçilme hakkına sahip hale gelecek, getirilecek;
3. Azat edilme altyapısı ilmek-ilmek dokunan bebek katili, düzenlemeyi
müteakip bir şekilde tahliye edilecek; Serbest kaldığında dilediği partiye üye
olabilecek, başkan seçilecek ve seçilmesi halinde bakan ve baş bakan bile
olabilecektir!..
4. Siyaset iyice “iyi insan, iyi, onurlu, sorumlu, namuslu ve dürüst
vatandaşların hakkı, işi ve görevi” olmaktan çıkacak; Bütünüyle pislik, hırsız-yolsuz,
despot, demokrasi, adalet ve hukuk düşmanı, yalancı-talancı, soyguncu-vurguncu
lânetli domuzlarının eline kalacak;
KİRLİ ELLER VE
MENFUR EMELLER
Bu değişiklik istemi ile öteden beri plânlanan ve kerameti kendinden menkul torba ve paketlerle Meclise dikte edilen müstakbel hedef belli olmuştur. Bu menfur süreçle başta bebek katili olmak üzere, bilumum hırsız, yolsuz, soysuz, katil, hain, terör-tedhiş unsuru hain, cani ve bölücü unsurlar meclise taşınmak istenmektedir. Bizim gaflet, dalâlet ve hıyanet ile malûl muhalefet, ya hâlâ, bu vahim ihanete uyanamamış, ya da işin kârlı “işbirlikçiliğine” yatmış olsa gerektir!...
Bu değişiklik istemi ile öteden beri plânlanan ve kerameti kendinden menkul torba ve paketlerle Meclise dikte edilen müstakbel hedef belli olmuştur. Bu menfur süreçle başta bebek katili olmak üzere, bilumum hırsız, yolsuz, soysuz, katil, hain, terör-tedhiş unsuru hain, cani ve bölücü unsurlar meclise taşınmak istenmektedir. Bizim gaflet, dalâlet ve hıyanet ile malûl muhalefet, ya hâlâ, bu vahim ihanete uyanamamış, ya da işin kârlı “işbirlikçiliğine” yatmış olsa gerektir!...
ŞURASI
BİLİNMELİDİR Kİ!..
Yıllar boyunca insan hakları, adalet, hukuk
ve DEMOKRASİ diye haykıran, daha da doğrusu, tam bir mürailik, iki yüzlülük ve
çifte standart kurgusuyla inleyen “dâhili ve harici bedhahlar”.; ABD + BOP +
BİP ve AB hapları ile uyutulup gaflet tuzağına düşürülen, harici dayatma
darbeleriyle narkozladıkları Türk Milleti’nin hıyanet ve dalâlet uykusundan
dehşetle uyandığını yakında görecek ve “malum, melhus ve menfur tahrikleri ile”
tüm vatandaşların “oynanan oyuna” uyanmasına vesile olacaklardır..
NETİCE
OLARAK:
Haydi; İyi, namuslu, dürüst, demokrat,
onurlu ve sorumlu İnsan’lar kazansın.
Din tüccarı, misyon taciri kötüler
kahrolsun, adaletsiz ve ahlâksızlar mahvolsun, tövbekâr olmayan, ıslah-ı nefs
etmeyen, milletle hesaplaşmayan, insanlarla hellâlaşmayan, müzmin suçlular
cemiyetten dışlansın!..
Sonuçta: TC yurttaşları, ya Milli
Birlik, Milli Devlet, Ayrılmaz-bölünmez bütünlük; Tek Dil, tek Bayrak, tek Millet,
tek Başkent, tek Vatan emel ve idealine saygı duysunlar;
Ya da, canlarının istediği yere,
defolup gitsinler!..
YANİ; Ya saygı duyun, sahiplenin;
Ya da terk edin...
(17.02.2014)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder